Tek Tip Müfredatla Nereye Kadar?
Türk eğitim sistemindeki sorunlar ve aksaklıklar saymakla bitmeyecek kadar fazla. Akla ilk olarak beceri odaklı eğitim konusunda aşama kaydedilememesi geliyor. Bunun da temel sebebi tek bir müfredatın bütün ülke çapında bütün öğrencilere uygulanmaya çalışılması. TEOG’da, üniversite sınavlarında binlerce kişi tam puan alıyorken PİSA’da üst düzey öğrenci grubuna giren öğrenci yok.
Türkiye’de tüm okullarda tek tip bir müfredat uygulanmakta ve öğretmenler bu müfredatı belirli zaman dilimleri içinde yetiştirmek zorunda. Öğrencinin bir şey anlayıp anlamadığı, derse aktif katılıp katılmadığı, yetenekleri ve ilgileri ise bu sebepten dolayı ikinci planda kalıyor. Öğrencilerin bölgesel, zihinsel ve fiziksel uygunluklarına dikkat edilmeden, ilgi ve alâkaları göz önünde bulundurulmadan herkese uygulanan bu tek müfredat birçok yetenekli çocuğun yeteneklerini fark edememesine ve yeteneklerinin körelmesine sebep oluyor.
Tek tip müfredat dayatmasının başka tehlikeleri de vardır. Ünlü özgürlükçü filozof John Stuart Mill, devletlerin müfredat belirlemesi ve eğitimin içeriğine karışmasını çok tehlikeli bulduğunu söyler ve şöyle ekler:
“Halkın eğitiminin tamamen veya büyük ölçüde devlet elinde olmasına şiddetle itiraz edenlerle ben de aynı görüşteyim. Karakterin ferdîliği ile fikirlerdeki ve davranış biçimlerindeki çeşitliliğinin (diversity) önemi hakkında söylenen her ne var ise, tarifi aynı derecede imkânsız bir ehemmiyeti hâiz olmak üzere [aynısı] eğitimin çeşitliliği için de geçerlidir. Mecburî (general) bir devlet eğitimi, tıpatıp bir diğerine benzetmek amacıyla insanları bir kalıba sokmak için tasarlanmış bir araçtan başka bir şey değildir. İçine konuldukları kalıbın, iktidar mevkiinde bulunanları (ki bir monarşi, ruhban sınıfı, aristokrasi yahut yaşayan neslin ekseriyeti olabilir) hoşnut ettiği ölçüde ve [bu kalıbın] tesir ve başarısı nispetinde dimağ (mind) üzerinde kurulacak istibdat, kendi haline bırakılırsa vücut (body) üzerinde kurulacak bir istibdada doğru meyleder.”
Mill’in endişeleri, devletlerin eğitime müdahale edip kendi istedikleri şekilde çocukları şekillendirme arzusuna kapılabilme potansiyeli oluşundandır. Tek bir müfredatın varlığı yerine, okulların kendilerinin belirleyebileceği bir müfredat serbestiyeti veya içinden seçme fırsatı olabilecek bir müfredat havuzu çağımızın en önemli ihtiyaçlarından biri haline gelmiştir.
J.S. Mill, Hürriyet Üstüne, Liberte Yayınları.